Boğaziçi Üniversitesi ‘’Yarının İstanbul’u’’ İçin Çalışacak
Toplam okunma sayısı: 3606
16 Ara 2019
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Deprem Mühendisliği Ana Bilim Dalı, UK Research and Innovation (UKRI) tarafından desteklenen ‘’Yarının Şehirleri’’ projesinin İstanbul ayağının yönetim ve koordinasyon merkezi oldu.
Beş yıl sürecek proje kapsamında Boğaziçi Üniversitesi Deprem Mühendisliği Ana Bilim Dalı bünyesinde İstanbul Kent Ofisi kurulacak. Türkiye’den İstanbul’un yanı sıra Nairobi (Kenya), Katmandu (Nepal) ve Kito (Ekvador) olmak üzere dünyadan toplam dört şehrin seçildiği proje kapsamında, İstanbul üzerine yapılacak çalışmaların yönetimini ve koordinasyonunu Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Deprem Mühendisliği Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Eser Çaktı ve University College London’dan Prof. Tiziana Rosetto üstleniyor.
Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne yönelik uluslar ve disiplinlerarası bir araştırma projesi olan Yarının Şehirleri (Tomorrow’s Cities) projesi kapsamında, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Deprem Mühendisliği Ana Bilim Dalı bünyesinde bir İstanbul Kent Ofisi kuruluyor.
Projenin amacı; orta gelir seviyesi ve altındaki ülkelerde, kriz yönetimi anlayışından, çoklu afet tehlikeleri altında kentlerin karşı karşıya bulunduğu riskleri göz önünde bulunduran planlama ve karar alma mekanizmalarına geçişi kolaylaştırıcı çözümler sunmak.
Proje kapsamında ‘’Yarının İstanbul’u’’ başlığı altında İstanbul’un çoklu afet risklerine dayanıklı bir kent olması ve dezavantajlı grupların olası afetlerden korunabilmesi için sivil toplum, belediyeler, üniversiteler, meslek odaları gibi çok sayıda paydaşın işbirliği içinde çalışacağı geniş bir platform kurulması hedefleniyor.
Yarının Şehirleri projesinin genel yönetimi Edinburgh Üniversitesi tarafından gerçekleştiriliyor. İstanbul üzerine yapılacak çalışmaların yönetimini ve koordinasyonunu ise Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Deprem Mühendisliği Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Eser Çaktı ve University College London’dan Prof. Tiziana Rosetto üstleniyor.
Boğaziçi Üniversitesi’nin yanı sıra, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, TED Üniversitesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi de projenin İstanbul ayağının resmi paydaşları olarak yerlerini alıyor. Projenin yönetim ve koordinasyonu için İstanbul’da Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Deprem Mühendisliği bünyesinde bir İstanbul kent ofisi kurulacak.
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Deprem Mühendisliği Bölümü Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Eser Çaktı, Yarının Şehirleri projesiyle gelişmekte olan ülkelerdeki kentlerde kriz yönetiminden bilgi temelli risk planlama ve karar verme mekanizmalarına geçişi sağlayacak altyapının oluşturulmasının amaçladığını aktardı.
Prof. Dr. Çaktı, İstanbul’un yanında proje için seçilen diğer üç kentte de (Nairobi-Kenya, Katmandu-Nepal, Kito-Ekvador) benzer merkezler kurulacağını ve bu merkezlerde ülkelerin önde gelen bilim insanları, sivil toplum ve meslek kuruluşları ve yerel ve ulusal yönetimlerle sürdürülebilir kentsel kalkınma için birlikle çalışacaklarını da ekledi.
İstanbul için üç ana çalışma teması belirlendiğini belirten Prof. Dr. Eser Çaktı şu bilgileri verdi:
‘’ Bu temalardan ilki afet yönetimi ile ilgili sorunları vaka çalışmaları üzerinden ortaya koymak ve geçmiş olaylarda yaşananları anlamak. Ayrıca sosyologlar, kent planlamacıları, ve ekonomistlerin katkılarıyla kentsel dönüşüm ile ilgili sorunlar da bu aşamada değerlendirilecek.İkinci temada daha çok mühendislik çalışmaları yapılacak. Deprem yer hareketi modellemeleri, farklı bina tiplerine ait yapısal davranışın ve risklerin incelenmesi, belli kentsel altyapı sistemlerinin modellenmesi bu temadaki çalışmalardan bazıları.
Üçüncü tema ise çıktıların bir bilgi platformunda bir araya getirilip çeşitli çoklu tehlike ve risk senaryolarının, kentin gelişim süreçlerinde ne tür etkilere yol açabileceğini görmek. Bu platform çeşitli paydaşlar tarafından erişilip kullanılabilecek şekilde tasarlanacak. Toplumu oluşturan ve afetlerden etkilenecek mahalle, okullar, belediyeler, özel şirketler, medya gibi tüm yapıların bakış açısını değiştirecek ve hepimizin hayatını etkileyen önemli gruplarda bir risk kültürü ve bilinç oluşturulmasına katkı sağlamak istiyoruz’’ .